TBMM’de grubu bulunan tüm siyasi partiler “Çocukların Her Türlü Şiddet, İhmal Ve İstismarlardan Korunarak Sağlıklı Gelişmelerini Destekleyici Tedbirlerin Belirlenmesi” amacıyla bir Araştırma Komisyonu kurulmasına karar verdiler.
İYİ Parti grubu adına söz alan Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşçı son günlerde ülkemizde yaşanan çocuk istismarları ve can yakan sonuçları hakkında konuşmasına başladıktan bir süre sonra AKP sıralarından gelen kahkaha seslerine büyük tepki gösterdi.
BİZ İÇİMİZİN YANDIĞINI SÖYLERKEN SİZ KAHKAHALAR ATIYORSUNUZ.
Konuşmasına ara vermek zorunda kalan Taşçı, Türkiye’nin tanık olduğu bizim canımızı yakan bu travmatik olaylar sizce çok mu komik diyerek AKP sıralarını eleştirdi.
SİYASET ÜSTÜ HER KONUDA YENİ BİR SİSTEM İNŞA ETMELİYİZ.
İYİ Partili vekil, Çocukların maruz kaldıkları tehdit ve tehlikelere karşı koruyucu önlemlerin arttırılması ve çocuklarımızı korumak için yeni bir sistem inşa edilmesi gerektiğini belirtti. Bu sistemin devlet zırhı arkasına saklanamayacak, kimseyi ayırmadan, kayırmadan denetleyecek bir yapıda olması gerektiğinin altını çizen Taşcı, “çocuk” gibi partiler üstü konuların vicdan duygusu ile şekillenmesi gerektiğine vurgu yaptı.
CEZA ALMAMIŞ İLK SUÇTAN DAHA CESARET VERİCİ BİR ŞEY YOKTUR
Çocuğa cinsel istismar ve tecavüz davalarında sanıkların az ceza almasını veya salıverilmelerini eleştiren İYİ Partili Vekil, Ceza almamış ilk suçtan daha cesaret verici bir şey olmadığı ifade ederek,
“8 yaşındaki Eylül’ü işkenceyle öldüren sapık ondan önce iki sokak köpeğine tecavüz etmiş, telle boğarak öldürmüş ve ceza almamıştı.
12 YAŞINDAKİ ÇOCUĞA TECAVÜZ EDEN SAPIK “18 GÖZÜKÜYORDU” DEDİ, SERBEST KALDI!
Zihinsel engelli genç kıza tecavüz eden beş kişi, “genç kız bağırmadığı için” serbest kaldı! dedi. 2020’den bu yana mağdur çocuk sayısında %42, suça sürüklenen çocuk sayısında %57 artış olduğunu söyleyen TAŞCI, suç oranlarındaki ve mağduriyetlerdeki artışın nedenlerini anlamak ve çözüm üreterek ortadan kaldırmak gerektiğini “Bu çürümeyi de onaracak, yeni baştan bir toplum, ama kimsenin rövanş hevesine hizmet etmeyecek, her nevi taassuptan arınmış bir toplum da inşa etmek zorundayız!” sözleriyle ifade etti.
YASALARI UYGULAMA KONUSUNDA AHLAKİ BİR DEVRİM YAPMALIYIZ
Endişe uyandıran diğer bir hususunda çocuk intiharları konusu olduğunu belirten TAŞCI, 6 ayda 32 çocuğun intihar ettiğini ve 2022 yılındaki 4 bin 146 intihar vakasının 81’inin 15 yaş altı, 410’unun ise 15-19 yaş arası çocuklar olduğunu üzülerek ifade etti. Tecavüzcüsüyle karşı karşıya getirildiği için ölen çocuğu da hatırlatan TAŞCI yasaları uygulamak konusunda bir ahlaki devrim yapılması gerektiğinin altını çizdi.
İYİ Parti’nin konuyla ilgili çözüm önerilerini sıralayan Vekil, “Lanzorete Sözleşmesi yükümlülüklerine uyulmasını, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin temel alınmasını, Toplumsal dil ve yargılara dair doğru bilinçlendirmenin müfredata alınması, Doğum öncesinden başlayarak zorunlu Ebeveynlik Programı başlatılmasını, Denetimsiz göçün, sığınmacı istilasının dejenerasyondaki payının araştırılmasını, Ama en önemlisi “çocuk” gibi partiler üstü konularda buradaki el kaldırma indirme davranışının vicdanla şekillenmesini istiyoruz.” İfadeleriyle konuşmasını sonlandırdı.
İŞTE TAŞÇI’NIN KONUŞMASI
Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,
Sıla’ya, İkbal’e, Ayşenur’a, Efecan’a sapıklığa, sapkınlığa, caniliğe kurban verdiğimiz bütün evlatlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabır diliyorum.
Korkunç günler;
Cumhuriyet’in karanlık çağında gibiyiz…
Diyarbakır’da Narin,
Korunağı olması gereken evinde öldürüldü.
Katili, fiilen bu suçu işlemiş olanı, tanığı, susanıyla topyekün kendi ailesiydi! Tekirdağ’da 2 yaşında Sıla’yı, olmayan hakkımızı helal ederek defnettik bugün.
Madde bağımlısı annesi teslim etti tecavüzcülerine; tecavüzü gördü, gizledi.
Pelda’yı hatırlar mısınız?
Çabuk unutuyoruz çünkü…
12 yaşında dayı oğlu tarafından kaçırıldı. 18 yaşında, Osmaniye’de, biri 4 yaşında, biri 7 aylık iki çocuklu bir çocuk anne olarak kalbinde bir kurşunla ölü bulundu.
Kocaeli’de tıpkı Sıla gibi “düştü” diye hastaneye götürülen 3 yaşındaki Arda’nın, annesinin gözü önünde işkence gördüğü anlaşıldı.
İstismara uğrayan çocukların %30’u 2-5, %40’ı 6-10 yaş arasında…
Ve istismarcılarının %80’i tanıdık; o tanıdıkların yüzde 90’ı da bütün bu olaylarda olduğu gibi “ailelerinden” biri!
13 yaşında, öz kardeşini doğuran A.A’.nın olduğu gibi öz babası mesela!
Demek ki bizim, çocuklarımızı, ailelerinden de koruyacak bir sistem inşa etmemiz gerekiyor!
Aileden koruduk.
Nasıl?
Devletin kurumları aracılığıyla.
Oraya bakıyoruz;
Hatay’da öğrencilerini istismar etmiş hatta pazarlamış öğretmen sıfatlıyı görüyoruz. Sair zamanda öğretmen hık dese soruşturma açan idarenin ruhu duymamış yıllarca…
14 yaşında çocuğa zorla uyuşturucu verip tecavüz eden bekçileri…
Koruma altındayken, bir inşaatta ölü bulunan 17 yaşındaki Yasemin Cemre’yi…
Beykoz ÇODEM’de M.K., Beylikdüzü ÇODEM’de F.U., Kemerburgaz ÇODEM’de K.C., Florya ÇODEM’de C.D.; yani “koruma altındayken” uyuşturucu ve fuhuşa sürüklenmiş çocuklarımızı görüyoruz.
Grup Başkanvekilimiz defalarca ifşa etti; Yuvalardan kaçırılıp leş ortamlara meze gibi sunulmuş çocukları…
30 yatak kapasiteli ama 50 çocuğun, yaşına, suça karışma durumuna bakılmaksızın tıkıştırıldığı Hicri Ercili Çocukevi’ni…
Çocuk Yuvası’ndan kaçıp terör örgütlerinin eline düşen çocukları…
Velhasıl;
Kadıyı kime şikayet edeceğiz gerçeğini görüyoruz. Demek ki bizim çocuklarımızı, devlet zırhının arkasına saklanan alçaklardan da koruyacak, kadıyı da şikayet edebileceğimiz, onu da ve kayırmadan denetleyecek bir sistem inşa etmemiz gerekiyor!
Çocuklarını kendi maneviyatları uyarınca yetiştireceğine inandıkları yapılara verenler var.
Oraya dönüyoruz;
10 çocuğun tecavüze uğradığı Karaman’daki ünlü yurdu görüyoruz!
Konya’da kaçak kursta can veren ve ailelerinin “Cennete gittiler” diye susturulduğu 17 kız çocuğunun acı hatırasını görüyoruz…
Başka şansları olmadığı için -oysa devlet o şansı sunmalıydı- kaldıkları Aladağ’daki yurtta diri diri yanan evlatlarımızı görüyoruz!
6 yaşında sözde evlendirilen H.K.G’yi görüyoruz. Ki, ne ilk ne son kurbanı bu kapalı ve dokunulmaz yapıların; 2002-2018 arasında, 18 yaş altı 440 bin çocuğun doğum yaptı. Bunların 15 bin 937’si 15 yaşın altında ve tecavüz sonucu…
2007-2017 arası devlet izniyle evlendirilen kız çocuğu sayısı:
482 bin 908!
Demek ki , çocuk istismarının inanç istismarıyla mazur hale gelemeyeceği, kimsenin de hiçbir saikle bu kepazeliğe kol kanat germeyeceği bir sistemi inşa etmemiz gerekiyor.
Keza diğer tarafa bakıyoruz;
Onlarca kişinin tecavüz sırasına girdiği çocuklarımız var; herkes bilmiş kimse bildirmemiş!
2016’da 3 yaşındaki Irmak’a tecavüz eden komşusu “çocukken kendisinin de tecavüze uğradığını” söyledi.
Keza Sıla’nın tecavüzcülerinden biri, bebekken ailesi tarafından “satılmış”.
TÜİK’e göre, 2023 yılında; yarım milyondan fazla çocuk (537 bin 583) bir olaya karışmış ve bunların 178 bin 834’ü gasp, hırsızlık, yaralama, uyuşturucu gibi suçlar işlemiş..
2020’den bu yana mağdur çocuk sayısında %42, suça sürüklenen çocuk sayısında %57 artış olmuş!
Neden?
Anlamak ve o neden her neyse ortadan kaldırmak zorundayız.
Ve bu çürümeyi de onaracak, yeni baştan bir toplum, ama kimsenin rövanş hevesine hizmet etmeyecek, her nevi taassuptan arınmış bir toplum da inşa etmek zorundayız!
Geçen, okul tuvaletlerinde uyuşturucu komasına girmiş çocuklar bulunduğunu söylemiş ve demiştim ki;
“Gizleniyor! Aman okulun adı kirlenmesin!”
İşte dün teyit edildi;
Katledilen iki evladımızı anmak isteyen arkadaşları “Okulun adı kirlenmesin” diye engellendi!
O surlardan oluk gibi kan aktı ya! Daha ne kiri!
En kutsallarımız kirlenmiş…
Ama tabelalar kirlenmesin tabi!
Narin’in evi gibi, onca günah, suç hiç işlenmemiş gibi yapmak için kırklayıp duralım tabelalarımızı!
Pırıl pırıl tabelalarla girilen bir bataklıkta yaşayalım!
OECD ‘ye göre, “Türkiye’de açlık sınırında yaşayan çocuk oranı yüzde 22,4.
Her 4 çocuktan biri aç!
6 aylık bebek, ekmek ıslatılarak, şekerli su ile beslenebilir mi?
Bizim ülkemizde besleniyor! Yıl 2024!
6 ayda 33 çocuk çalışırken öldü!
Mesleki eğitimi destekliyoruz; ama MESEM’lerin çocuk işçiliğini himaye merkezlerine dönmesini asla!
6 ayda 8 çocuk MESEM’ler aracılığıyla yerleştirildikleri işyerlerinde kaza görünümlü iş cinayetlerinde can verdi.
Demek ki bizim “refah”ı da istismar ölçülerinden biri olarak kabul edecek bir sistemi inşa etmemiz gerekiyor.
İnsan kaçakçılığı mağdurlarının yüzde 28’i çocuk!
Demek ki, “veri gizlemek”ten daha akılcı metotlar bulmamız gerekiyor; zira birbirimizi kandırmak çocuklarımızı geri getirmiyor!
Bir de küresel salgın var başımızda; dijital istismar!
Pandemiden sonra, 7-10 yaş arası çocuklarının çevrim içi cinsel eylemlere yönlendirilişi yüzde 1000’den fazla artmış!
Demek ki bizim -bunu sansür fırsatına dönüştürmeden- çocuklarımızı ceplerindeki tehditten da koruyacak bir sistem inşa etmemiz gerekiyor…
Ceza almamış ilk suçtan daha cesaret verici bir şey yok;
8 yaşındaki Eylül’ü işkenceyle öldüren sapık ondan önce iki sokak köpeğine tecavüz etmiş, telle boğarak öldürmüş ve ceza almamıştı.
12 yaşındaki çocuğa tecavüz eden sapık “18 gözüküyordu” dedi, serbest kaldı!
Zihinsel engelli genç kıza tecavüz eden beş kişi, “genç kız bağırmadığı için” serbest kaldı!
“Rızası var”a girmiyorum bile!
2015-2023 arasında, çocuğa cinsel istismar dosyaları ikiye katlanmış!
Vaka sayısı artıyo; kovuşturma ve mahkumiyet oranları azalıyor!
Demek ki bizim “ilk suç”ta, ikinci suçu işleme cesaretini kıracak bir sistem inşa etmemiz gerekiyor!
Anayasa 41:
“Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır…”
TCK 77:
“Çocukların cinsel istismarı İnsanlığa karşı işlenen suç…” Geçen hafta da söyledim;
Bizim Çocuk Koruma Kanunu’muz var… Ama o Kanunu ihlal edip tecavüzcüsüyle karşı karşıya getirdiğimiz için ölen çocuğumuz da var… Demek ki bizim, yasaları uygulamak konusunda bir ahlaki devrim yapmamız gerekiyor!
6 ayda (FISA) 343 çocuk “önlenebilir sebeplerden” ölmüş! Çocuğun cinsel istismarında üçüncülük var sicilimizde!
Çok endişenlememiz gereken başka veri:
6 ayda 31 çocuk intihar etti.
2022 yılındaki 4 bin 146 intihar vakasının 81’i 15 yaş altı, 410’u ise 15-19 yaş arası çocuklar;
8 yaşında bir çocuk neden intihar eder arkadaşlar?
Ne yaşamış veya neyi yaşamamış olabilir?
Biz, bunları algılayabilecek hassas sensörlere sahip bir sistemi inşa etmeliyiz!
İYİ Parti olarak,
Lanzorete Sözleşmesi yükümlülüklerine uyulmasını,
Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin temel alınmasını,
Toplumsal dil ve yargılara dair doğru bilinçlendirmenin müfredata alınması,
Doğum öncesinden başlayarak zorunlu Ebeveynlik Programı başlatılmasını,
Denetimsiz göçün, sığınmacı istilasının dejenerasyondaki payının araştırılmasını,
Ama en önemlisi “çocuk” gibi partilerüstü konularda buradaki el kaldırma indirme davranışının vicdanla şekillenmesini istiyoruz.